Bu site ve diğer çalışmalarımızda zaman zaman duyabildiğin bir terimi baz alacağız bugün, Podoloji. Ülkemizde 10 yılı aşmış bir sağlık branşı olsa da henüz beklenen yaygınlığa ve yasal gerekliliklere ne yazık ki sahip değil.
Podoloji eğitiminin resmi temeli 2011 yılında Kocaeli Üniversitesi’nin düzenlediği “Podologluk Eğitimi Hazırlık Çalıştayı” ile atıldı.[1] Diğer ülkelerde 70 yıla uzanan bir geçmişe sahip bu branşın ülkemize kazandırılması oldukça önemliydi. Öte yandan ayak sorunlarının non-cerrahi girişimleri ise o dönemde sadece kozmetik uygulamalarla güzellik salonları adı altında sağlanabiliyordu. Bu uygulamalar tıbbi girişimlerden oldukça farklı etkilere sahip olduğu için çoğu zaman sorunu çözmek yerine daha kötü bir hal almasında ya da sorunun geçiştirilmesinde etkiliydi. Tam da bu noktada oluşan diyabetli bireylerin ayak sorunları ve medikal bakım ihtiyaçları Podoloji eğitiminin gündeme gelmesini sağladı.
Podoloji uygulamalarının hizmet sektörüne kazandırılması 2014 yılında verilen ilk mezunlarlaydı.[2] O dönemin mezunları sadece 4 kişiydi ve istihdam alanı konusunda sorunlar yaşandı. Takip eden yıllarda köklü üniversitelerin de Podoloji programını bünyelerine katması, mezunların artışı ile birlikte hizmet sektörünü daha da hareketlendirdi. Peki 2024 yılında bulunduğumuz haliyle Podoloji sektörü ne durumda? Buna biraz değinelim.
2024 yılında Podoloji sektörü
Podoloji sektörünün ilk hizmet alanları üniversite hastaneleri ve çoğunluğun özel sektör işletmelerinden oluştuğu oluşumlarla topluma kazandırıldı. Yasal gerekliliklerin henüz netleşmediği bu dönemler özel sektördeki işletme sahiplerinin kamu denetimleri bazında sorunlar yaşamasına neden oldu. Bu denetimlerin henüz yeni olan bir sağlık branşının yasal kriterlerini sorgulayacak nitelikte olmaması bölgesel farklılıkları da ortaya koydu. Örneğin bir bölgenin denetim kararı “Bu işi bu şekilde yürütemezsin, işletmeni kapat.” şeklinde sonuçlanabilirken bazı bölgeler iş yerlerinin güzellik salonu statüsünde değerlendirilmesi gerektiğini öne sürdü. 2024 yılında bu konuda halen daha kesinleşmiş yasal bir düzenleme bulunmuyor. Dolayısıyla hizmet sektörü açısından büyük bir eksiklik bulunuyor. En azından durumun farkında olan bir kamu yönetimi var ve denetimler daha tutarlı şekilde sağlanabiliyor.
Kamudaki hizmet alanları mezunlara tanınan atama imkanıyla birlikte genişlemiş oldu. KPSS puanına sahip mezunlar farklı illerde açılan kadrolara yerleşerek Podoloji birimlerinin kurulmasında ve yönetilmesinde yardımcı oldu. Şu anda hem özel hem de kamu tarafının Podoloji hizmetleri yönünden yaygınlıklarında ciddi bir artış bulunuyor. Elbette bu oran henüz ülkemiz özelinde yeterli değil.
Podoloji adına neler gerekiyor?
Bakanlık bünyesinde Podoloji’nin hizmet alanları konusunda yasal düzenlemelerin tamamlanması gerekiyor. Hem kamu hem de özel sektördeki yetkinlik tanımları elden geçirilmeli ve mezunların hizmet kalitelerini yönetebilecekleri yasal rehberler oluşturulmalı. Aynı şekilde yasal eksiklikleri fırsat bilerek mezun olmamasına rağmen bu sektöre temel atan ve kendini podolog olarak tanımlayan kişiler üzerinde de cezai süreçler hazırlanmalı.
Sonuç itibariyle Podoloji’nin toplum tarafındaki kabulü, uygulamaların ortaya koyduğu etki, danışanların memnuniyeti, süreç yönetimi ve işlemlerin sigorta kapsamına alınması gibi durumlarla gerçekleşebilir.
Ülkemiz Podoloji adına güzel gelişmeler yaşıyor. En azından hizmet alanları günbegün yaygınlık kazanıyorken tüm bu girişimlerin devamını temenni ediyoruz.
- Podoloji konusunun meraklısıysan seni şöyle alalım: Podoloji Türkiye.
Bir yanıt yazın