Tayvan’ın geleneklerini bozmayan motosikleti: SYM Joymax Z+

Bu yazıda SYM’nin Joymax Z+ modeli ve Arora Cappucino 50 ile olan birkaç kıyaslama, eleştiri ve değerlendirmesine yer veriyoruz.


Sitenin daha önceki yazılarında Arora’nın Cappucino model scooter’unu kaleme almıştık. O yazı aslında Cappucino’nun garaja çekildiği zamanlarda yazılmıştı. Yani evet, bu yazının misafiri Cappucino’nun yerinin alan başka bir model, SYM Joymax Z+.

SYM markasının ülkemizde çok fazla bilinirliği yok. Şahsen biz de maxi scooter sınıfında araştırmalar yaparken bu markayı keşfettik. Tayvan menşei olan bu markanın aslında ülkemizde yıllardır yer aldığı ve hatrı sayılır birçok modelinin de piyasada olduğunu söylemek mümkün. Keza SYM’ye ait modeller nâmını dayanıklılığı ve uzun süre kullanılabilmesiyle yaymış durumda.

Günümüzün teknolojik iyileştirmelerini otomabillerde olduğu gibi motosikletler üzerinde görebiliyoruz. Mesela son yılların motosiklet markaları, “Tech” tabiriyle yenilenmiş ve teknoloji ile donatılmış modellerini bizlere sunuyor. Özellikle Yamaha ve Honda gibi bilinen markaların yeni modelleri bu alanda önceki serilere kıyasla daha çok kolaylıklar sunabiliyor. En basit haliyle ‘keyless go’ şeklinde tabir edilen anahtarsız çalıştırma çözümü bunun en iyi örneklerinden biri. Peki SYM bu konuda neler yapıyor? Joymax Z+’ı baz alarak bir değerlendirme yapalım.

SYM Joymax Z+ gelenekselliğini koruyor

SYM Joymax Z+, farklı markaların teknolojik yarışında kendini soyutlamış bir model. Aynı yıl rakip markalar motosikletleri üzerinde bariz geliştirmeler sunarken SYM’nin Joymaz Z+ tarafında bunu hafif dokunuşlarla sağladığını fark ediyoruz. Bu aslında firmanın imkanları dahilinde sergilediği bir tutum değil, en azından şahsi düşüncelerim bu yönde. Çünkü SYM’ye ait bazı modeller bu teknolojik geliştirmelere sahip. Örneğin JET serisi, Joymaz sınıfına göre teknolojik anlamda daha gelişmiş özellikler taşıyor.

SYM’nin Joymax tarafına bakışı sanırım gelenekselliği koruyan, bir o kadar da teknolojik düzeyin gerisinde kalmamış bir model çizgisini korumaktan ibaret. Joymax Z+’a baktığımızda da tam olarak bunu görebiliyoruz. Yeni nesil ile eski sistemlerin harmanlanmış hali gibi. İşin içinde SYM dayanıklılığı ve kalitesini de koyduğumuzda güvenli bir sürüş kaçınılmaz diyebiliriz. Maxi scooter sınıfına geçiş yapan kullanıcıların ve geleneksel motosikletlerin tadını unutmak istemeyenleri 2024 yılında bile halen daha analog kadranlar karşılıyor.

Arora vs SYM

Bir marka ve sınıf arasında ne denli farklar olabileceğine de bir parantez atalım. Yazının başında değindiğimiz Arora Cappucino 50’nin Joymax Z+’a kıyasla daha alt özellikler sunduğu aşikâr. Bu konuda özellik kıyaslaması yapmak çokça mantıksız olur. Fakat yine de kıyaslanacak bazı noktalar var.

  • Firmaların tutumu — Her iki markanında birçok sınıfta ürettiği birçok modeli var. Ülkemizde bu modelleri kullanan ve yer yer marka ile iletişimde kalması gereken de bir kullanıcı kitlesi var. En büyük fark da burada ortaya çıkıyor. Arora’nın satışını yaptığı modeller ve bu modelere yönelik desteği neredeyse sıfır. Çünkü bayilik ve servis hizmeti adı altında yetkilendirdiği birçok firmada denetimlerini sağlamıyor. Amaç, satılmış modelin kağıt üzerinde de olsa bir muhattabını bölgelerde göstermek. Bölgedeki bayilikler önemli; çünkü kullanıcılar satış sonrası muhattaplarını da önemsiyor. Yetki alan işletmeler Arora’ya ait değil ve eminim birçok usta Arora modellerine bile hakim değil. Demem o ki sevgili okuyucu dostum, bir Arora sahibiysen daha önce aynı modelde temiz işçilik yapmış, tanıdığın ya da aracılıklarla keşfettiğin bir motosiklet ustasına malını emanet etmen senin için en doğru olanı. SYM tarafına bakacak olursak durum hiç de Arora’da olduğu gibi değil. Yamaha, Honda gibi kendi servis alanlarını oluşturmasa da SYM’nin oldukça iyi, sistemli ve tertipli bir bayi/servis hizmeti var. Belirli işletmelere yetki vermiş olsa da bu firmalar üzerindeki denetimi gayet yeterli görünüyor. Çünkü SYM bayi ve servislerinin olumsuz geribildirimleri oldukça az. Aynı şekilde çalışan kadrolar modellere hakim ve sorunlarının çözümü konusunda tutarlı işçilikler sunabiliyorlar. Bu pek anlatılarak farkına varılabilecek bir durum değil. Bizzat yaşayıp görmenle beni daha iyi anlayabilirsin.
  • Parça kalitesi — Teknik özellikleri kıyaslamayacağımı söyledim fakat bu durum biraz teknik kıyaslamanın dışında kalıyor. 50 cc bir scooter bile olsa bir modelin parça kalitesi kullanıcıyı memnun etmeli. Arora, düşük modeller bir yana üst modellerinde dahi sağlam parçalar kullanmıyor. Bunu bizzat ben ve Arora kullanan arkadaşlarımdan deneyimledim. Sürüş sırasındaki cızırtılardan tutun, yolda düşen vidalar ve darbe almadığı halde kırılan parçalar… Bunların hepsi birer deneyim de olsa can sıkıcı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. SYM tarafı bu noktada yine farkını ortaya koyuyor. Düşük modellerde kullanılan parçalar Arora’ya kıyasla çok kaliteli. İmkanın olursa her iki motorun grenajlarına bir dokun, beni anlayacaksın.
  • Konfor tarafı — Boyutlarından ötürü bir konfor farklı elbette var. Fakat Arora’nın sele tarafında geniş olmasının yanı sıra daha rahat bir yapı tercih etmesi gerekebilirdi. Sele kendi sınıfındaki rakipleriyle kıyaslandığında bile rahat hissettirmiyor. Tanıdığım ve gördüğüm birçok Cappucino sahibinin seleyi kılıfla kullandığına şahit oluyorum. SYM Joymax Z+ bu noktada seleye ek bir ihtiyaç oluşturmuyor. Aksine Cappucino’nun ötesinde iyileştirmeler sunuyor. Bu tabi onun bir maxi scooter oluşundan kaynaklı.
  • Hız ve frenleme — Motor hacimlerini düşünürsek bu adaletli bir kıyaslama olmayacak. Hız ve frenleme konusunda değinmek istediğim farklı şeyler var. Cappucino sınıfına ait birçok modelde olduğu gibi CBS frenleme tekniğine sahip. Bu sistem düşük hızlarda iş görse de Cappucino için yeterli değil. Sınıfındaki diğer rakiplere göre daha iyi bir sürüş sunabilmesi Cappucino’yu biraz tehlikeli yapabiliyor. Bu yüzden fabrikasyon lastiklerden vazgeçip frenleme ve hız kontrolü yapısına çok iyi alışman gerekiyor. SYM bu konuda daha bonkör. “Hız mı gerekli? Buyur. Durmam mı lazım? Tabi.” dercesine neye ihtiyacın varsa önüne sunuyor. ABS frenlemede çok büyük etki sağlıyor. TCS ise ani kalkış ve tekerlek kayması gibi durumlarda seni güvene alıyor. Yine de her marka için geçerli olacak şekilde olayın sürücüde bittiğini hatırlatayım. Ne sürdüğün ve sürdüğün şeyin neleri yapabildiğine çok hakim olmalısın.

Altın Elbiselim Adam’ın dediği gibi:

Hayatta kal, bir ömür boyu motosiklet kullan.

Henüz 3 aylık deneyimler ve geniş araştırmalarım eşlinde aktarabileceklerim bu kadar. SYM adına başlangıç olarak gördüğümüz bu yazının video içerikleri de yakında YouTube kanalımızda yer alacak.

Motosiklet tutkunlarına sevgiler. 🏍️


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir